Allah Tarafından bize verilen görevlerden biride Namaz kılmaktır. Peki Namazı terk etmenin dine göre hükmü nedir? İşte cevabı…
İbni Mes’ud radıyallahu anh; “Ama onların ardından namazı zayi eden, şehvetlerine uyan bir nesil geldi…”(Meryem 59.) ayetini tefsirinde; “Namazın zayi edilmesi geciktirilmesidir. Namazı büsbütün terk eden kafir olur” buyurmuştur.”418 (Sahabe tefsiri merfu hadis hükmündedir.)
Cabir (R.A.)’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Kişi ile şirk arasında namazın terki vardır.” Diğer rivayetlerde; “Küfür ile iman arasında” ve “Kul ile küfür arasında” lafızlarıyla da gelmiştir.419
Enes (R.A.)’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Kişi ile şirk arasında namazı terk etmekten başka bir şey yoktur. Onu terk ettiği zaman şirk koşmuştur.”420
Sevban (R.A.)’dan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Bizimle kafirler arasındaki fark namazdır. Kim namazı terk ederse kafir olur.”421
“Abdurrahman Bin Şakik, Ebu Hüreyre radıyallahu anh’ten; “Biz namazdan başka amellerden herhangi bir şeyin terkini küfür saymazdık.”422
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem diğer bir hadiste: “Kim namaza devam ederse onun için kıyamette bir nur, burhan ve kurtuluş vesilesi olur. Kim de devam etmezse onun için nur, burhan ve kurtuluş olmaz ve o kıyamet gününde Karun, Fir’avn, Haman ve Ubey Bin Halef’le beraber olur.”423 Buyurmuştur.
Bu hadisin şerhinde İbni Kayyım şöyle der; “Namazı terk edeni, ya malı, ya reisliği, ya memuriyeti, yada ticareti engeller. Namaz kılmaktan malı engelleyenler Karun’la beraber, saltanatı engelleyenler Firavunla beraber, memuriyet ve vezirliği engelleyenler, Haman ve Ubey Bin Halef ile beraber haşrolurlar.”424
Enes İbnu Malik (r.a.)’dan; “Namazın terki şirktir.”425
İbnu Ömer (r.a.)’dan, şöyle dedi: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi “Kim namaz kılmazsa onun dini yoktur.”426
İbnu Mes’ud (r.a.)’dan, şöyle dedi: “Her kim ki, namazı terk ederse onun dini yoktur.”427
Ebu Zerr radıyallahu anh’den; “Kim namazı terk ederse Allahın zimmetinden çıkar, küfre düşer.”428
Ubeydu’l-Kelâi’den, şöyle dedi: “Mekhul (r.h.) elimden tutarak “Yâ Ebâ Vehb! Farz bir namazı kasten terk eden birisi için ne diyorsun?” dedi. Ben de
“Âsi bir mü’mindir” dedim. Elimi daha fazla sıktı ve sonra şöyle dedi:
“Yâ Ebâ Vehb! İman’ın şa’nı nefsinde daha azim olsun. Kim ki bir farz namaz’ını kasten terk ederse Allah’ın zimmet’i ondan beri olmuştur. Kimden de Allah’ın zimmeti beri’ olduysa o kâfir olur.”429
Ömer Radıyallahu anh’den; “Namazı terk edenin İslam’dan nasibi yoktur.”430
Ali radıyallahu anh’den; “Namaz dinin direğidir. Her kim ki namaz’ı kılmazsa o kâfirdir “431
Abdullah İbnu Amr (r.a.)’dan, dedi ki: “Namaz’ı terk edenin din’i yoktur.”432 Ebû’d-Derda (r.a.)’dan, şöyle dedi:”Namazı olmayanın iman’ı da yoktur.”433
Ebû’d-Derda (r.a.)’den şöyle dedi: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Her kim ki bilerek namazı terk ederse bütün amellerini iptal etmiştir.”434
Amellerin iptal olması, ancak şirk işlenince söz konusudur; “Gerçekten sana ve senden öncekilere şöyle vahy olundu: Eğer (sen bile) Allah’a ortak koşarsan, muhakkak amelin boşa gider. Ve elbette hüsrana uğrayanlardan olursun.” Zumer Sûresi: 65
İbnu Abdil-Ber Temhid(4/225) hasen bir senedle rivayet etmişlerdir. Ve Şeyh Elbâni de Terğib’in sahihin’de(574) tahric etmiştir.
434 İbni Ebi Şeybe(1/377) Bu Hadis’i Ahmed Müsned(6/540) Heysemi. Mecmua’z-Zevaid de bu rivayetin Ravileri Sahih’in ravileridir demiştir.
“Kim küfrederse (ya’ni iman’ın mucibi olan amelleri yapmaz kâfir olursa) bütün yaptıkları batıl olmuştur: Ve o, Âhirette hüsrana uğrayanlardandır.” (Maide, 5)
Ubade’t-İbnu’ es-Samit (r.a.)’dan, şöyle dedi: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize şöyle tavsiyede bulundu. Allah’a hiç bir şeyi ortak koşmayın. Namazı da bilerek terk etmeyin. Her kim ki, bilerek kasten “namaz’ı terk ederse İslâm millet’inden çıkmıştır”435
“Dikkat edin! Allah’ın dostları namaz kılanlardır.”436
“Bizim Ayet’lerimize öyle kimseler iman ederler ki, Âyetlerimizle kendilerine öğüt verildiği zaman, “secdeye kapanırlar ve Rab’lerine hamd ile tesbih ederler de kibirlenmezler.” (Secde Sûresi: 15)
“Bana ibadet etmekten büyüklenib yüz çevirenler, muhakkak ki küçülmüş kimseler olarak Cehennem’e gireceklerdir.”(Mu’min Sûresi: 60)
Abdullah İbnu Mes’ûd (r.a.)’dan, şöyle dedi: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem “Kalbinde hardal dânesi kadar imanı bulunan kimse Cehenneme girmez, “kalbinde hardal dânesi kadar kibir bulunan kimse de cennet’e girmez” buyurdu437
“İnsanlardan bir kısmı vardır ki, biz “Allah’a ve âhiret gününe inandık” derler. Halbuki onlar, “iman edenler değillerdir”. (Bakara Sûresi: 8)
İnşikak Sûresi’ndeki Âyet’te devam ederek diyor ki: “halbuki Allah içlerinde ne sakladıklarını en iyi bilendir”. Ya’ni dil ile Allah’a ve Âhiret gününe iman ettiklerini söyleyip de, “namaz kılmayanlar müslüman olduklarını ispat edemezler”. Hem müslümanları da aldatamazlar. Onlar ancak kendi nefislerini aldatırlar.
“Onlara “namaz kılın denildiği zaman”, itaat edip namaz kılmazlar. (Namaz kılmayarak Kur’ân’ın Âyetlerini) yalanlayanların O gün vay haline. Artık (bu ahmaklar)
Kur’ân-ın Âyetlerinden sonra neye inanacaklar.” Murselât Sûresi: 48/49/50
“Tasdik etmedi, namaz da kılmadı. Ancak (Kur’ân-ın Âyetlerini) yalanladı, (amel etmekten) yüz çevirdi.” Kıyamet Sûresi: 31/32
“Artık müslümanlara, mücrimlere davrandığımız gibi mi davranacağız” … O kıyamet gününde Rabbul-lzzet’in “sâk’ı” açılacak da, bütün mücrimler secde’ye çağrılacaklar; Fakat güçleri yetmeyecektir. Gözleri düşkün bir halde, kendilerini bir zillet saracaktır. Halbuki, vaktiyle (dünya’da) başları selâmette iken, bu “namaza davet olunuyorlardı da kılmıyorlardı”. O halde (Ey Resulüm) (namaz kılmayarak) bu Kur’ân-ı yalanlayanları, sen bana bırak. Biz onları, bilemeyecekleri yönden derece derece azaba yaklaştırırız. Ben onlara mühlet veririm; çünkü benim azabım çok şiddetlidir.” (Kalem Suresi 35/42-45)
Ubade Ibni es-Samit (R.A.)’dan, (şöyle dedi:) Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den, şöyle buyurdu: “Her kim Allah’dan başka ilah ve Muhammed’in Resulü olduğuna şehadet ederse Allah ona cehennem’i haram kılmıştır.”
Başka bir rivayette ise şöyle varid olmuştur: “Her kim ki, Allah’tan başka ilah yoktur derse cennet’e girer” denilmiştir.
Evet La ilahe illallah diyen cennet’e girer fakat şunu iyi bilmek gerekir ki, bu sözün muktezası vardır.
Herkesin malumudur ki, gereği yapılmayan her sözün insanlar indinde değeri yoktur. İnsanlar arasında böyle olunca biz nasıl olur da bizim yanımızda değer taşımayan şeylerin Allah indinde değerli olmasını talep ederiz.
Allah’tan başka ilah yoktur diye ikrarda bulunan kişi, tevhid’in zıddı olan şirk ve küfürden avdet ettiğini ilan eder, amel ile bunu tasdiklemediği müddetçe geçersizdir. (Amelle tasdikten kendisine o kelimeden başka bir şey ulaşmamış kişiler müstesnadır.)
Bunu daha bariz bir şekilde izah edebilmek için o şüpheciye şöyle bir soru tevcih etsek ne der acaba.
“Bir kişi düşünün ki “Allah’tan başka ilah yoktur” sözünü, ikrar ediyor, sadece Kur’ân’ın Âyet’lerinden bir tek Âyet’i inkâr ediyor, acaba bu kişinin hükmü nedir?”
Tabiî ki şüpheci; “kâfirdir” diyecektir.
“Peki senin kaiden üzere bu kişi “Allah’tan başka ilah yoktur” diyor, ne dersin? sen de “la ilahe illallah” diyen kişiyi tekfir ediyorsun. Böylelikle az önceki kaideden dönmüş olmadın mı?” Bu sorunun karşısında ne diyeceğini şaşıran şüpheci kendisini toparlayarak,
“Evet ama Kur’ân’ın bir tek ayet’ini de olsa inkâr edenin kâfir olduğuna Kur’ân’dan ve Hadis’ten sarih nass vardır” diye itirazda bulunmaya başlarsa biz de deriz ki:
“Be Allah’ın kulu başından beri bizim zikrettiğimiz naslar nedir, bunlar sana namazı terk edenin kâfir, müşrik, dinsiz ve imansız olduğunu isbat etmiyor mu?”
“Evet ama “namazın farziyyetini inkâr etmiyor”.
“Peki sen bize namazın farziyyetini inkâr eden kâfir olur diye bir tek nas bulabilir misin? Eğer böyle bir şey yapabilirsen biz de sözümüzden döneriz.”
Dikkatlice okunduysa farkına varılmıştır ki, zikretmiş olduğumuz bütün deliller, namazı terk edenin müşrik, kâfir, namazı olmayanın dinsiz ve imansız olduğuna delâlet ediyor. Bir tanesi bile farziyyetini inkâr ederek terk eden kâfir olur demiyor. Hem âyet’te demiyor mu ki?
“Kendilerine Kur’ân (ya’ni “namaz kılın” emri) okunduğu zaman, secde etmezler. (Ya’ni “namaz kılmazlar”. Daha doğrusu, o “kâfir olanlar” bu (halleri ile ya’ni namaz kılmayışları ile, Allah’ın azabından korkmayarak âhireti) tekzib ederler.” (Inşikak Sûresi: 20/21)
“Onlara “namaz kılın” denildiği zaman, “itaat edip namaz kılmazlar”. (Namaz kılmayarak Allah’ın hükümlerini) yalanlayanların o gün vay haline.” (Murselât Sûresi: 48/49)
“Bizim Âyet’lerimize öyle kimseler iman ederler ki, Âyetlerimizle kendilerine öğüt verildiği zaman, secdelere kapanırlar ve rab’lerine hamd ile tesbih ederler de kibirlenmezler”. (Secde Sûresi: 15)
“Sonra, bu peygamberlerle, salih kimselerin arkalarından (kötü) bir nesil geldi ki, “namazı terk ettiler”, şehvetlerine uydular; bunlar da Cehennem’deki “gayya” vadisini boylayacaklar. Ancak tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenler müstesna.” (Meryem Sûresi: 59)
Ey Allah’ın kulu görüyorsun ki, yukarıda zikredilen taifeler “namazı kılmayarak” bu hareketleriyle Allah’ın Âyet’lerini yalanlamış oluyorlar, senin dediğin gibi namazın farziyyetini inkâr ederek değil.
Bu Âyet’lerin karşısında sükût eden, şüpheci başka bir itiraz getirmek istercesine biraz düşündükten sonra şöyle der;
“Peki kabul edelim ki “namazı terk eden müşrik ve kâfirdir” bize deniliyor ki, şirk ve küfür iki kısımdır,
islâm’dan çıkaran şirk ve küfür.
islâm’dan çıkarmayan şirk ve küfür.
Acaba namazı terk eden kişi bunların hangisinde vuku’ bulmuştur ki, siz hemen namazı terk edene müşrik ve kâfir diyorsunuz.
Cevap: Biz Ümit ederiz ki, namazı terk eden islâm’dan çıkarmayan şirk ve küfürde vuku’ bulmuştur. Hem biz milyonlarca müslümana müşrik veya kâfir diyemeyiz.
Ey Allah’ın kulu iyi dinle, senin bu müşkülatın geçen mes’elen kadar mühim değil fakat tahrif yönünden çok şerli bir mes’eledir. Evet söylemiş olduğun gibi şirk ve küfür iki kısımdır. Birincisi islâm’dan çıkaran kısım, ikincisi ise islâm’dan çıkarmayan kısmıdır. Biz sana önce şirki anlatalım, sonra da küfrü anlatırız. Şirkin kısımları şunlardır:
Sahibini ebedi cehennemde koyan şirk. 2- Küçük şirk denilen gizli şirk ya’ni riya.
Biz sana önce küçük şirk ya’ni sahibini ebedi cehenneme sokmayan riyâdan bahsedelim, sonra sen kendin büyük şirkin ne olduğunu anlarsın bi iznillah.
Ahmed Ibnu Hanbel Müsnedin’de Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle bir Hadis rivayet etmektedir.
Mahmud Ibnu Lebid (R.A.)’dan, (şöyle dedi:) Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu: “Sizin için en çok korktuğum şey küçük şirktir”. Sahabeler dediler ki: “Küçük şirk nedir yâ Rasûlullah?” Buyurdu ki; “Küçük şirk riyadır”.438
Ve başka bir Hadis’i Şerifte de Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem namazla alakalı küçük şirkin ne olduğunu şöyle beyan ediyor.
Ebu Said el-Hudri (r.a.)’dan, şöyle dedi: Bir gün bizler kendi aramızda “mesihu’d- deccal’dan konuşurken Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem çıkageldi. (Bize hitaben) şöyle buyurdular:
“Benim yanımda sizin için “mesihu’d-deccal’dan daha korkulu bir şeyi size haber vereyim mi?” Biz de; “Evet yâ Resûlellah haber verin” dedik.
“(O) gizli şirktir” buyurdular. Kişi namaz kılmaya kalkar da birisinin kendisine baktığını anlayınca namazını güzelleştirir”439 dedi.
Yukarıdaki zikredilen Hadis’i Şerifler “İslâm’dan çıkarmayan” şirkin ne olduğunu itiraz bırakmayacak bir şekilde izah etmektedir. Ya’ni küçük şirkin “riya” olduğunu anladıktan sonra namazı terk etmenin “büyük şirk” olduğunu anlamışındır artık.
Küfrün kısımlarına gelince onlar da şöyledir: 1- Küfrü Billah.
Küfrü’n-Ni’me.
Biz sana burada da islâm’dan çıkarmayan küfrü anlatalım ki, siz kendiniz islâm’dan çıkaran küfrü anlayın.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle bir Hadis rivayet olunmaktadır; Cabir İbnu Abdullah (R.A.)’dan, şöyle dedi: Bir bayram günü Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte namazda hazır bulundum.
İnsanlara, Allah’a karşı takva üzere bulunmalarını emir, Allah’u Teâlâ’ya itaate teşvik ederek va’z ve tezkir’de bulundu. Sonra yürüdü. Kadınların bulunduğu tarafa gelince onlara da va’z ve tezkirde bulundu. Onlara.
“Sadaka verin. Zira siz kadınların çoğu cehennem kütüğüdür” buyurdu. Kadınların en hayırlılarından ve yanakları kırmızımtırak olan biri ayağa kalkıp:
“Yâ Rasulullah! Niçin?” diye sordu. Rasulullah:
“Çünkü siz halinizden çokça şikâyet eder, ni’met’e karşı küfür (ya’ni nankörlük) edersiniz” cevabını verdi.440
Böylelikle de İslâm’dan çıkarmayan küfrün ne olduğunu öğrenmiş oldun. Aslında,
şirkin izahından sonra böyle bir izaha lüzum yoktu, ama yine de faidesi olur inşa’ Allah.
Şübhecilerin getirmiş oldukları başka bir itiraz da şudur. Ubade İbnu es-Samit (R.A.)’dan, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:
“Günde beş vakit namazı Allah (müslümanlara) farz kıldı. Kim abdestlerini güzel alarak, rukularına, huşularına riayet ederek, onları vaktinde kılarsa, o kimse Allah’u Teâlâ’dan hatasını af edeceğine ahd ya’ni söz almış olur. Kim böyle yapmazsa Allah’u Teâlâ onu ahd ya’ni söz vermiş olmaz, dilerse o kimseyi bağışlar, dilerse azab eder.”441
Bu zikredilen rivayette, namazı terk edeni Allah isterse af eder, isterse azab eder diye bir lafız yoktur. Zira namazı vakitleri içerisinde rukuları ve huşuları ile muhafaza etmemek başka, namazı terk etmek başkadır.
Zira namazdaki itmi’nanın zayi olmasıyla kişinin İslâm milletinden gayrı bir millette öleceğine dair rivayetler bir hayli kabarıktır. Hem de bizzat Ubadet’ İbnu es-Samit (R.A.)’ın kendisinden namazı terk edenin İslâm
milletinden çıktığına dair rivayet vardır ki, daha önce zikrettik, burada zikrine lüzum olmasa gerek.
İbnu Hazm (r.h.) meşhur “Muhalla” adlı eserinde şöyle diyor. Bu mevzuda ya’ni namazın terki hususunda bize, Ömer İbnu’l-Hattab, Muaz ibnu Cebel, Abdurrahman Ibnu Avf, Ebu Hureyre ve daha sair sahabelerden (R.A.) namazın farz olduğunu bilerek terk edenin “kâfir ve mürted” olduğuna dair bir çok rivayetler ulaşmıştır. Sahabelerin bu icma’ma muhalif hiç bir şey duyulmamıştır.442