Hacamat çok eski yıllardan beri kullanılan bir tedavi yöntemidir. Peki Hacamat için en uygun gün hangisidir? İşte detaylar.
Hacamat çok eski yıllardan beri kullanılan bir tedavi yöntemidir. Sağlığımıza yararları o kadar fazladır ki artık hastanelerde bile ”alternatif tıp” statüsünden çıkmış, hacamat yapar hale gelmiştir. Peki Hacamat için en uygun gün hangisidir? İşte detaylar.
Hacamatın en faydalı olduğu mevsimi sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bize; kiraz yemeden evvel yani yaz başlangıcı, olarak bildirmiştir.
Gün olarak da arabî ayların 15-17-19-21-23’den itibaren ay sonuna kadar olan günleri tavsiye etmişlerdir.
Vakit olarak sabah erken hacamat yapılabildiği gibi, öğlen veya daha sonra da hacamat yapılabilir hatta bazı Sahabe Efendilerimizin (r.a.e.) gece hacamat yaptırdıkları, rivâyetlerde geçmektedir. Hacamatta vücudun dinlenmiş olması, uykusuz ve yorgun olmaması esas şarttır.1
Hacamat için en uygun gün Pazartesi günüdür.
Kan aldırma işini, kamerî ayların ilk ve son günlerinde değil, dolunay veya dolunaydan sonraki günlerde yaptırmak en uygunudur. Çünkü bu günler, vücuttaki kanın en hareketli ve en çok olduğu günlerdir. Bu; sağlıklı kimselerin, sünnete uymak için yaptırdıkları ve sıhhat üzere devam etmeye vesile olan kan aldırmaları ile ilgilidir.
Hasta kimseler ise durumlarına göre, gece-gündüz ve ihtiyaç duyulduğu her zaman kan aldırabilirler. Çünkü bunda zaruret vardır.
Kan aldırmanın en uygun olduğu zamanlarla ilgili olarak Peygamber (s.a.v.): “Her kim ayın onyedi, ondokuz ve yirmi birinci günlerinde kan aldırırsa (kan hücumundan dolayı meydana gelen) bir çok hastalıklardan şifâ bulur.”(Ebu Davud)
“Ayın onbeş, onyedi, ondokuz ve yirmibirinci günleri kan aldırınız! Zira bu günlerde kan hücuma geçerek sizden birinizi öldürmesin!” (Tirmizi, İ. Mace)
“Sıcakların arttığı zaman, kan aldırmakla sıcağın etkisini gidermeye çalışınız! Zira sıcakta sizden birinizin kanı hücuma geçerek, onu öldürmesin!” (Hâkim) buyurmuştur.
İbni Milhan el-Kaysî demiştir ki: “Peygamber (s.a.v.) bize, her ayın on üç, on dört ve on beşinci (eyyamı biyz) günlerinde oruç tutmamızı tavsiye ederdi.”
Yukarıdaki hadîs-i şerîflerde arabî ayların 13,14, ve 15. günlerinde oruç tutulması ve kan aldırma işleminin de arabî ayların 15,17,19 ve 21’inde yapılması tavsiye edilmiştir.
Sebebine Gelince
Bir kısım ilim adamlarına göre, Ay’ın çekim kuvveti ve tesiri sâdece ve med-cezir (gel-git) hâdisesi ile sulara değil; aynı zamanda insanlara, hayvanlara, meyvelere, ağaçlara, topraklara, hattâ mâdenlere dahi tesir etmektedir. Güneşin tesiri sıcaklığı; Ay’ın tesiri ise rutubeti iledir.
Ayın ilk yarısında vücuttaki kan çoğaldığından hastaların vücutları güçlenir. Çoğu kişinin hastalıkları gider ve çabucak iyileşirler. İkinci yarısında ise hastalar kanın azalması sebebiyle zayıfladıkları için, ağrı ve sancıları artar, daha geç iyileşirler, böylece tedavileri uzun sürer.
Yine ayın ilk yarısında (yani dolunay hâlinde) hararetle, rutubetin artmasından dolayı, damarlardaki kan çoğalır. İşte bu sebeple bütün canlıların vücutları kuvvetlenir, şehevî -cinsel- istek ve arzuları da artar. Fakat ayın on beşinden sonra soğuklukla kuruluk arttığından vücutta bulunan kan, safra, balgam ve sevdada eksilme olur. Damarlarda dolaşan kan azaldığından, vücudun büyüme ve gelişme hızı da azalır. Canlıların vücudunda bir gerileme, şehevî duygu ve isteklerde bir azalma baş gösterir.
Ayın 13-14 ve 15. günlerinde vücudun kuvvetli, kan hareketinin hızlı olması sebebiyle cinsel istek ve arzularda da artış meydana gelmektedir. Zira vücudun canlılığı ve hareketi arttığından dolayı buna bağlı olarak suç işleme temayülü de artmaktadır. Kişi eğer bu günleri oruçlu geçirecek olursa, bu günlerde artan şehevi istek ve arzularını, oruç tutmak suretiyle tesirsiz hâle getirmiş olmaktadır.
Teknik yönden gelişmiş ülkelerde yapılan istatistiklere göre, ayın 11-21. günlerinde işlenen suçlar ve cinayetler, dolunaydan önceki ve sonraki hilâl dönemlerinde işlenen suçlara nisbetle çok fazladır. Zira bu günlerde ayın çekim gücü vücuttaki kanın hareketlenmesine ve vücudun dinç olmasına tesir ettiği için kişiyi suç işlemeye müsait bir hâle getirdiği gibi, sinir sistemine de tesir etmektedir. İnsandaki enerjinin zirvede olduğu 13-14-15. günlerde oruç tutulmasını tavsiye eden Nebî (s.a.v.)’in bir sünnetinin daha hikmeti böylece anlaşılmış oldu.