Ana Sayfa > Dini Bilgiler > İsmi Azzam Duası Nedir? İsmi Azzam Duasının Anlamı

İsmi Azzam Duası Nedir? İsmi Azzam Duasının Anlamı

İsmi Azam Allah’ın bütün esmalarını içinde barındıran isimdir. Hangi Esmasının İsmi Azam olduğu bilinmemekle birlikte bir çok rivayet vardır. İsmi Azam duasını 11 kere okuyan kişi dileğine kavuşur.

Bu yazımızda İsmi Azam duasının anlamını ve okunuşunu bulabilirsiniz. İşte İsmi azam duası Türkçe ve Arapça okunuşu ile anlamı….

Allah Teâlâ`nın Kur`an ve hadîs-i şerîflerde zikredilen isimlerinin en büyüğüdür. İsm-i A`zam`ı, Allah, isimleri içinde gizlemiştir. Bunun da hikmeti, kullarının bütün Esmâ-i Husnâ`ya rağbetini sağlamak, kendisine bütün isimleriyle dua edilmesini te`min etmektir. İsm-i A`zam belli olsaydı, insanlar yalnızca o isimle dua ederler, diğer isimleri terkederlerdi. Çünkü İsm-i A`zam`ın Allah katında büyük bir değeri vardır. Bu isimle yapılan duaların mutlaka kabûl edildiği rivayet olunmuştur. İsm-i A`zam`ın Esmâ-i Husnâ`dan hangi isim olduğu hakkında, İslâm âlimleri ayrı ayrı kanâatler ileri sürmüşlerdir. Büyük ekseriyetin kanâatı, İsm-i A`zam`ın, lâfza-i Celâl yani Allah ismi olduğudur. Hz. Ali Efendimize göre İsm-i A`zam tek isim değildir. Ferd, Hayy, Kayyûm, Hakem, Adl, Kuddûs`tan ibaret 6 isimdir. İmam-ı A`zam`a göre, İsm-i A`zam, Hakem ve Adl olmak üzere iki isimdir. Gavs-ı A`zam`ın İsm-i A`zam`ı, Hayy ismidir. İmam-ı Rabbânî`ye göre de İsm-i A`zam, Kayyûm`dur. Görüldüğü gibi İslâm büyükleri, İsm-i A`zam`ı farklı isimlerde bulmuştur. Belki de herbirinin  hususi âlemine tecellî eden İsm-i a`zam değişik olmuştur. Esmâ-i Husnâ içinde bir İsm-i A`zam olduğu gibi, her isim için de a`zamî bir mertebe vardır. Bâzan bir ismin a`zamî mertebesi, İsm-i A`zam ile karıştırılır; o isim a`zamî mertebedeki tecellîsi sebebiyle İsm-i A`zam sanılır. İsm-i A`zam`ın her âlime göre değişik olmasının bir sebebi de budur.

Allah’ın en büyük ismi. Bir kısım bilginler, özellikle mutasavvıflar tarafından varlığı kabul edilir. Bu bilginlerin ve mutasavvıfların inancına göre İsm-i Azâm, halk tarafından bilinemez, yalnız peygamberler ve velilerce bilinebilir. İsm-i a’zâm ile yapılan tüm dualar kabul edilir, tüm istekler yerine getirilir. Bu ismi bilenler, olağanüstü işler yapabilirler. Meselâ Kur’an’da Hz. Süleyman kıssasında geçen ve “yanında Kitap’tan bir ilim bulunan kimse” olarak nitelenen kişi, Belkıs’ın tahtını İsm-i a’zam sayesinde göz açık kapayıncaya kadar geçen bir süre içinde getirmiştir (en-Neml, 27/40). Gerçekte Allah’ın hangi isminin İsm-i a’zâm olduğu, böyle bir ismin bulunup bulunmadığı tartışma konusudur.

İbn Kesir’in Şehr b. Havşeb Esma binti Yezid b. el-Seken’den aktardığı bir hadise göre, Allah’ın İsm-i a’zam’ı, “İlahınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilah yoktur, O Rahman’dır, Rahim’dir” (el-Bakara, 2/163) ve “Elif, lam, mim. Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur, daima diridir ve (yarattıklarını) koruyup yöneticidir” (Âlu İmrân, 3/ 1-2) anlamındaki ayetlerde bulunmaktadır (Nakleden Saîd Havva, el-Esas fi’t-Tefsir, I, 288). Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın TirmiZi, Ebû Dâvud ve Nesâî’den aldığı bir hadise göre namaz kılan birisinin “Allahümme inni es’elüke bienne leke’l-hamdü la ilahe illa ente’l Mennân Bediü’s-semâvat ve’l-ard Zü’l-celali ve’l-ikrâm ya Hay ya Kayyum” diye dua ettiğini duyan Resulullah, “Biliyor musunuz ne ile dua etti?”diye sormuş, ashabın “Allah ve Rasûlü bilir” demeleri üzerine, “Nefsim kudret elinde bulunan Zat-ı Ecell’e yemin ederim ki, Allah’a en büyük ismi (ism-i a’zâm) ile dua etti. O ism-i a’zâm ki, onunla çağırıldığı vakit icabet buyurur ve onunla istenildiği vakit verir” (Hamdi Yazır, Hak Dini, Kur’an Dili, VI, 4678) buyurmuştur.

Muhammed Hamdi Yazır, yukarıda anıları el-Bakara Suresi’nin 163. ayetini yorumlarken “Hüve” kelimesinin bir zamir olmasına karşılık Allah’ın zatına delâlet eden en büyük ismi gibi olduğunu belirttikten sonra, sözü İsm-i a’zam’ın hangi isim olduğu konusuna getirerek şöyle der: “Tevhit denizine dalmış olan ehlullah’a göre bu ismin (Hüve’nin) ehemmiyeti pek büyüktür. Buna İsm-i a’zam diyenler de vardır. Maahaza, İsm-i A’zam “Allah” ism-i şerifidir diyenler çoğunluk âlimlerdir. “Hüve” ise makamı-ı tevhidde a’zamdır” (Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, I, 562).

Fahreddin er-Râzî ise bu konudaki tartışmalara tefsîrinde daha büyük bir yer verir. Ona göre birtakım eski filozoflar, “İsim koymaktan maksat, o ismi söyleyerek müsemmayı (isimlendirilen varlığı) belirtmektir. Şayet Allah’ın zatı gereği bir ismi olmuş olsaydı, bu ismi koymaktan maksat, bu müsemmayı (varlığı) tanıtmak için o ismi başkasıyla zikretmek olurdu. İnsanlardan hiç birinin Allah’ın hususi zatını kesin olarak bilmediği ortada olunca, bu gerçeğe isim koymanın bir faydası yoktur. Bu ilâhi hakikatin bir ismi yoktur. Aksine, onun için bilginin bize bildirdiği zorunlu şeyler vardır. Bu zorunlu şeyler (levazım) şunlardır: “Allah, yok olmayan ezeli varlıktır, yokluğu kabul etmeyen vâcibu’l-vücuttur” diyerek İsm-i A’zam’ın varlığını reddetmişlerdir. Buna karşılık bir kısım bilgin ve filozoflar da, “Cenâb-ı Allah’ın kendisine yakın (mukarreb) kullarından bazısını bu hususi hakikati (yani zatını) bilebilecek bir kabiliyette yaratarak şereflendirmesi, ilahî kudrete göre imkansız değildir. Durum böyle olunca, Allah’a mahsus bu hakikate (yani zatına) bir isim koymak da imkansız değildir” diyerek İsm-i A’zâm’ın varlığını kabul etmişlerdir.

Râzî’ye göre Allah’ın zatına bir isim koymanın mümkün olması durumunda bu ismin, isimlerin en büyüğü ve bu zikrin de zikirlerin en şereflisi olduğuna kesin olarak hükmetmek farz olur. Çünkü ilmin şerefi malumun; zikrin şerefi de mezkûrun şerefi iledir. Allah’ın zatı malumat ve mezkurâtın en şereflisi olunca, O’nu bilmek, bilmelerin (ilimlerin) en şereflisi, O’nu anmak anmaların (zikirlerin) ve o isim de isimlerin en şereflisi olur. İnsanlarca çok söylenen şu sözün manası da budur: “Bir mukarreb meleğin veya peygamberin bu isme (tam bu ismin manasının kendisine tecelli ettiği bu hâl esnasında) vakıf olması halinde bütün cismânî ve ruhânî âlemlerin ona itaat etmesi tuhaf sayılmamalıdır.”

Fahruddin er-Râzî, İsm-i A’zâm’ın hangi isim olduğu konusundaki baslıca görüşleri dört maddede toparlayarak değerlendirir.

Buna göre :

1. İsm-i a’zam, Zül-Celal ve’l-İkram’dır. Çünkü Hz. Peygamber, “Ya Ze’l Celâl ve’l-İkrâm demeye devam edin” demiştir. Bu görüş zayıftır. 

2. İsm-i A’zâm, “el-Hayyu’l-Kayyum” sözüdür. Çünkü Hz. Peygamber Ubeyy b. Ka’ab’a; “Allah’ın kitabında en büyük ayet hangisidir?” dediğinde Ubey; “Allah, kendisinden başka hiçbir ilah yoktur, Diridir, zatıyla ve kemaliyle Kaimdir…” (el-Bakara, 2/255) dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “İlim sana helal olsun ey Eba’l-Münzir!” buyurmuştur. Bu görüş de zayıftır. 

3. Allah’ın bütün isimleri yüce ve takdire layıktır. Bunlardan herhangi birini daha büyük olmakla nitelemek uygun değildir. Çünkü bu, diğerlerinin noksanlıkla nitelenmesini gerektirir. Bu görüş de zayıftır. 

4. İsm-i A’zam, Allah ism-i şerifidir. Doğruluk ihtimali en kuvvetli olan bu görüştür. Çünkü Allah ismi, Cenâb-ı Hakkın zatına delalet etmektedir (Fahruddin er-Râzı, et-Tefsîru’l-Kebir, l, 158-159).

070820191445256239403.jpg

Allah Rasulunun (s.a.v.);” bu kişi İsm-i Azam ile dua etti” buyurarak işaret ettiği duaların toplanmış hali şudur;

Bismillahirrahmanirrahim

Allahumme inni eseluke’l-hamdu la ilahe illa ente’l-mennanu ya hannanu ya mennanu ya bedia’s-semavati ve’l-erdı ya zel celali vel ikram.Ya Hayyu Ya Kayyum.

La ilahe illa ente subhaneke inni kuntu mine’z-zalimin. Allahumme inni eseluke bi enni eşhedu enneke entellahu la ilahe illa ente’l-ehadu’s-samedullezi lem yelid ve lem yuled ve lem yekunlehu kufuven ehad.

Elif Lam Mim Allahu la ilahe illa huve’l-hayyu’l-kayyum.ve ilahukum ilahun vahıdun la ilahe illa huve’r-rahmanur-rahim ya zel celali vel ikram ya erhame’r-rahimin.

Allahumme inni eseluke bi enneke entellahu la ilahe illa ente’l-vahidu’l-ehadu’l-ferdu’s-samedullezi lem yelid ve lem yuled ve lem yekun lehu kufuven ehad.

La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh,lehu’l-mulku ve lehu’l-hamdu ve huve ala kulli şey’in gadir, la ilahe illallahu ve la havle ve la guvvete illa billahi’l-aliyyi’l-azimi eseluke bismike’l-eazzu’l-ecellu’l-ekramu.

Rabbi rabbi rabbi ya rabbi ya rabbi ya rabbi, la ilahe illallahu vahdehu la şerike leh,lehu’l-mulku ve lehu’l-hamdu ve huve ala kulli şey’in gadir.
Elhamdulillahi subhanallahi ve’l-hamdulillahi ve la ilahe illallahu vallahu ekber ve la havle ve la guvvete illa billahi’l-aliyyil-azim.

İsm-i Azam duası okunduktan sonra şöyle dua edilir;

Allahumme ecib dağveti vegdi haceti bi rahmetike ya erhame’r-rahimin ve sallallahu ala seyyidina Muhammedin ve alihi ve eshabihi ecmeıne amin ya rabbe’l-alemin el’fatiha.

İsmi azam duası anlamı

Allah’tan başka ilah yoktur. Ancak, Celil ve Cebbar olan O’dur. O’ndan başka ilah yoktur. Ancak bütün kullarının hallerine vakıf olan ve kusurlarını örtbas edendir. Allah’tan başka ilah yoktur. Gece ile gündüzü halk eden O’dur. Allah’tan başka ilah yoktur. Tektir, şeriki yoktur, tektir ve birdir. Biz O’na hamdü sena ederiz. Allah’tan başka ilah yoktur. Ancak O vardır, tektir, ortağı yoktur. Tek bir Allah’tır. Biz O’na ibadet ederiz. Allah’tan başka ilah yoktur. Ancak O vardır, tektir ve ortağı yoktur. Tek bir ilahtır. Bizler O’na şükrederiz. Allah’tan başka ilah yoktur. Allah tektir, ortağı yoktur, Muhammed O’nun Resuü’dür. Hay ve Kayyum O’dur. Allah’ın rahmeti mahlukatının en hayırlısı olan Muhammedin al ve ashabının ve hepsinin üzerine olsun. Şehadet ederim ki Sen hem Rabbimiz ve hem de Halikimizsin. Allah’ım, beni mağfiret eyle, ey Allah, ey Allah, ey Allah Rahmetinle beni yarlığa Zira, Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.”

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir